Ana Sayfa Avrupa UYGARLIĞIN SÖZCÜK ANLAMI  KOPENHAG Av.Suat Şimşek

UYGARLIĞIN SÖZCÜK ANLAMI  KOPENHAG Av.Suat Şimşek

434
3
Paylaş

UYGARLIĞIN SÖZCÜK ANLAMI

 KOPENHAG

Av.Suat Şimşek

  

İsmi Danca’da Tüccar Limanı manasına gelen Viking Çağı’na kadar uzanan bir tarihe sahip dünyanın en eski monarşilerinden birine ev sahipliği yapan ve Arnavut kaldırımlı sokakların, sarayların ve kraliyet eserlerinin, bugün Kopenhaglılarının yaşadığı modern hayata güzel bir zemin oluşturduğu Kopenhag’da tarih ve özgürlük keza güzellik, her yerdedir. Tüm başkentlerin klasik manzaraları vardır ve sadece görmeniz ve yapmanız gereken şeyler her zaman üç aşağı beş yukarı bellidir. Bu manada Kopenhag’da farklı değil. Ancak bu şehrin kriterleri vardır bunu unutmamak gerekir!

 

Aslen 10. yüzyılda, bir Viking balıkçı köyü olan kurulmuş olan Kopenhag, 15. yüzyılın başlarında Danimarka’nın başkenti olmuş. 17. yüzyıldan başlayarak, devlet kurumları, savunmaları ve silahlı kuvvetlerinin bu şehre taşınmasıyla Kopenhag’ın bölgesel gücü pekişmiş. Rönesans döneminde şehir günümüzün İsveç ve Norveç’i de kapsayan Kalmar Birliği’nin fiili başkenti olarak hizmet etmiş ve şehir, 15. yüzyıldan başlayarak ve İsveç’in birlikten ayrıldığı 16. yüzyılın başına kadar 120 yıldan uzun bir süre Kalmar Birliği’nin başkenti olarak İskandinavya’nın kültürel ve ekonomik merkezi olarak gelişmiş. 18. yüzyıldaki veba salgınlarından sonra bir duraklama döneminden sonra şehir yeniden bir gelişme sürecinden geçmiş ve bu dönemde günümüzde kentin en prestijli semti olan Frederiksstaden inşa edilmiş. Kraliyet Tiyatrosu ve Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi gibi kültür kurumlarının da an itibariyle bu semtte yer aldığı dikkate alındığında, model olması bakımından 19. yüzyılın başlarında Danimarka Altın Çağını yaşarken, Kopenhag’ın mimarisi de

Neoklasik bir görünüm kazanmış. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise devletin Parmak Planı ile şehir merkezinden ülkenin diğer yerlerine uzanan beş kentsel demiryolu güzergahı boyunca konut ve işyerlerinin gelişimini teşvik edilmiş.

 

İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Faroe Adaları, Aland Adaları ve Grönland’ın oluşturduğu Nordik ülkelerinin kısacası Avrupa Birliği üyesi ülkelerin dâhi refahen çok üzerinde olan İskandinav Birliği’nin de başkenti sayılan Kopenhag, kriterleri olan ve uygarlığın tam da sözcük anlamı olarak adlandırılacak muhteşem bir şehir.

 

Nyhavn’dan Tivoli’ye, Stroget Caddesinden ve Amalienborg’a, Kopenhag’ın en ikonik cazibe merkezlerinden ve deneyimlerinden bazılarını elimizin avuç içi gibi iyi bilmek ve anlamak için Kuzey Avrupa’nın en şirin başkenti, Kopenhag, kafeler, mağazalar ve İskandinavya’nın en iyi restoranlarıyla dolu eşsiz bir seyahati sunuyor.

 

Kopenhag, en çok Nordic mimarisi, mobilya tasarımları, dekor, moda ve tabiki yemeklere kadar her şeydeki mükemmel yönü ile tanınan bir kenttir ve bu da hakikaten Dan’lar için çok eğlenceli görülen bir olgudur. Son yıllarda Kopenhag, barlarda, restoranlarda, mağazalarda ve moda tasarımlarında işleri daha az resmi ve gönülsüz bir şekilde yapma konusunda ısrar eden bir artış gördü. Şehrin Michelin yıldızlı restoranlarının çoğu, yemeklerin ve hizmetin daha eğlenceli ve rahat olduğu ikinci restoranlar açtı. Stine Goya ve Henrik Vibskov gibi moda tasarımcıları, yıllarca Danimarkalıların gardıroplarına hâkim olan minimalist stile ve gri tonlamalı renk paletine sırtlarını döndü ve bunun yerine şeftali pastel renklerde güzel elbiseler yarattılar. Bira barları kendi bira fabrikalarını açmaya başladı ve barmenler şehrin pek çok içkili mekanının bodrum katında yaratıcı kokteyller hazırlayarak kentin tarihsel dönüşümünü gerçekleştirmeye başladı. Bu durum neticede Kopenhaglıların da kendi kentlerini yeniden farklı yönleriyle keşfetmelerine sebep oldu.

 

 

 

Kopenhag’da 17. yüzyıldan kalma bir sahil, kanal ve eğlence bölgesi olan Nyhavn, liman cephesine uzanan parlak renkli 17. ve 18. yüzyıl başlarında inşa edilen şehir evleri ve barları, kafeleri ve restoranları ile kaplı bir yer olup; bu bölge, Hans Christian Andersen’in de ünlü Nyhavn’ı olarak bilinir. Nyhanvn’da yer alan 20 numaralı bina Andersen’in “The Tinderbox”, “Little Claus and Big Claus” ve “The Princess and the Pea” masallarını yazdığı mekandır.

 

Uçakta cam kenarında oturuyor iseniz dünyanın en güzel iniş seremonilerinden birini, Kopenhag’ın Kastrup havalimanına inerken yaşayacağınıza eminim. Kopenhag havaalanına inmeye başladığınız anda çok güzel bir manzara sizi karşılıyor ve Kopenhag’ı Malmö’ye bağlayan Oresund köprüsü ve köprüye yakın olan, üzerinde 5-6 ev bulunan Saltholm adası kuşbakışı gerçekten çok güzel gözüküyor.

 

Bir hususun altını önemle çizmeliyim ki Danimarkalılar, dünyanın en mutlu insanları arasında yer alıyor ve ayrıca dinlerin felsefik manasında çizilen model insan kavramına en uygun milletlerden biri olarak adlandırılıyorlar. Özellikle güzel ahlak, yalan söylememek, hak yememek, adil olmak, erdemli olmak gibi insan olmanın en temel değerlerine en yüksek derecede sahip çıkan bir milletin insanları olarak Danimarkalılar aynen diğer İskandinav ülkelerinde de rastladığımız şekilde pozitif bir özgüveni de insan aşılıyor.

 

Kopenhag ve çevresinde kraliyetin tarihini, modern mimariyi ve birçok kültürü, keza sürdürülebilir yaşamın olanaklarını, çevreciliği ve ağız sulandıran bir gurmelik sahnesi ile harmanlanan restoranları keşfetmek benim için çok güzel bir seyahatin geçmesine sebebiyet vermişti. Günümüzde bu kentin mukimleri, artık Meatpacking District’te dışarıda parti yapıyor, yaz aylarında liman kenarında coşuyor ve büyük bir gururla şehirlerini keşfediyorlar. Bu eğlenceli girişimci ruhun kenti, kraliyet kalelerinden güzel kanallara ve karakteristik tuğla binalara kadar çarpıcı mimari güzelliğiyle ve zengin kültürel mirasıyla, yaşanabilir şehirler endeksinde en üst sıralarda yer almasını sağlıyor.

 

Kopenhag’ı ziyaret ettiğinizde ilk fark edeceğiniz şey, Arnavut kaldırımlı düzenli sokakları ve kanalları sıralayan ana evler ve şehrin merkezini oluşturan muhteşem Tivoli Bahçeleri olacaktır. Ancak bu kartpostal gibi mükemmel anların ötesinde Kopenhag, keşfedilecek çok şeyi olan iddialı kriterleri olan bir tasarıma sahip bir kenttir.  Şöyle ki; 1950’lerde Arne Jacobsen tarafından savunulan şık İskandinav işlevselliği, şehir çapında bir estetiğe dönüştürülmüş. Keza yeme içme konusunda da Avrupa’nın en yaratıcı şeflerinden bazıları, şaşırtıcı derecede lezzetli şekillerde İskandinav mutfağının bilinen argümanlarını burada tersine çeviriyor.

 

 

Esasen Danimarka’nın başkentini belli bir kategoride karakterize etmek pek kolay değil. Yaz dönemine denk gelen Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları günlerin uzun ve nispeten sıcak olduğu ve açık hava kafelerinin kalabalık olduğu, dönem Kopenhag için yüksek sezon olarak geçiyor. Bilinen bir gerçeği ifade etmeliyim ki; çok az ülkenin insanları, kış mevsimini Danimarkalılardan daha keyifli hale getirir ki; Noel’e giden haftalar benzersiz bir şekilde büyülü bir hale dönüşür bu şehirde.

Hemen her mevsimi çok farklı ve güzel olan Monarşi’den kaynaklı Krallığı’nın sokakları, kaleleri ve kanallarının kar ve buzla kaplı olduğu zamanda üçgen çatılı evleri ve kanalları ile Christianshavn  şehrin göbeğinde sessiz bir kaçış sağlar.  Frederiksberg: Şehrin Neoklasik mimarisini görmek ve Frederiksberg Park’ta piknik yapmak için bu tarihi mahalleye gelin. Frederiksstaden: 18. yüzyıldan kalma Amalienborg Sarayı, antika dükkanlarının sıralandığı bu sahil mahallesini demirliyor. Indre: Orta Çağ’ın merkezinde, lüks mağazalar, müzeler ve Botanik Bahçesi ile birlikte bağımsız barlar ve kafeler bulacaksınız. Nørrebro: Şehir merkezinin kuzeyinde çok-çoklu bir yerleşim bölgesi olan Nørrebro’nun yaratıcı, bohem bir havası var. Vesterbro: Tivoli Bahçeleri yakınlarındaki bu eski kırmızı ışıklı bölgeyi modaya uygun barlar ve giyim mağazaları dolduruyor. Dolaşmak: Metro geniş ve taksiler verimli. Kopenhag’da harika bir bisiklet paylaşım programı Bycyklen var. Danimarka dilinde (danca demek lazim bence) kelime anlami tastamam “ticaret limani” anlamina gelen, 12. yuzyilda bishop absalon adinda bir kardinal tarafindan kurulmus, zamanla serpilip buyuyerek avrupa’nin en genc metropollerinden biri haline gelmis eli yuzu duzgun enteresan ve sahsiyetli bir sehir. duz oldugundan bisikletle gezme olayi iyi gider, ot bulmak kolaydir, parklari ve kizlari guzeldir… tum avrupada yalniz yasayan (single, yani sevgilisi ya da esi bulunmayan) insan oraninin en yuksek oldugu sehirdir (geyik degildir). bu yuzden kiralar yuksek, evler göt kadardir. kopenhag’da turist olma halleri için yürümek tercih edilmesi gereken en etkili ve ucuz ulaşım yöntemidir genelde. bir lonely planet kitabı ve şehir haritası edinip, kitapta tavsiye edilen yürüyüş rotalarından bir kaçını yapmak en fazla 2 gün alacaktır. sağda solda kolaylıkla bulunabilen şehir bisikletleri de ulaşım için bir alternatif olabilir. – hans christian andersenin ayak izlerini takip etmek. andersen, nyhavn’da demlenip, güzel kafasıyla psikopat çocuk hikayeleri yazan, ıssız ve yalnız bir iskandinav erkeğidir.
- milletin yüzlerce kron bayıldığı tatsız tutsuz dan yemekleri manzarasına karşı oturup, netto’dan alınan ucuz bira ve fıstık ile mavi-lacivert iskandinav yazı akşamına nyhavn’da dalmak. güzel insanların güzel şehri. burada bir tane bile çirkin insan göremedik (evet özellikle dikkat ettik çünkü etmemek mümkün değil gibiydi). ayrıca giyim-kuşam konusunda da oldukça başarılar.
moral düzeltici, insan kendini daha iyi hissediyor. her ülkenin diline saygı duymama rağmen, konuşurlarken sanki harfleri kafalarına göre sıralayarak uydurma bir anlaşma tekniği yaratmışlar gibi geldi. danimarka hükümeti her şeyin ekolojik ve doğal olmasına uğraşır. yiyeceklerden kaldıgınız bina’ya kadar her yerde bir çevre dostlugu vardır. zaten bir şehirde bu kadar yeşil alan olmasına inanamazsınız. göz zevki için şehrin ortasına inşa edilmiş bir sürü yapay göl ve kanal vardır. kışın bunlar donar paten yaparsınız. yazın kenarında güneşlenir kitap okursunuz.

 

 

Soğuk ve pahalı olması dışında her şeyin mükemmel olduğu her şey ama her şeyin sadelik ve fonksiyonellik üzerine kurulu olduğu yeryüzünün belki de en özgürlükçü kenti olan Kopenhag’da halkın yüksek çoğunluğu belirli bir dine mensup değil. Ülke genelinde ve Kopenhag özelinde değerlendirdiğimizde bağnazlık yok, cahillik yok, soytarı siyasetçiler, görgüsüz sermayedarlar yok! İnsanı hiçleştiren, iğrenç kalkınma projeleri yok! Ne var peki? Bisiklet var, doğallık ve özgürlük var, refah var, nezaket ve saygı var. Açıkçası güzel olan her şey burada birikmiş gibi. Kısa süre kalmama rağmen çok etkilendim bu şehirden.

 

Av.Suat Şimşek

Avukat, eğitmen, yazar, gurme, rehber ve gezgin. 19 Ocak 1973 tarihinde Berlin’de doğdu.1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Üniversite yıllarında, İstanbul Defterdarlığında ve Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak İstanbul Muhakemat Müdürlüğünde muakkip olarak görev yaptı. 1997 yılında aynı üniversitede Mali Hukuk alanında Yüksek Lisans programına katıldı.

1995 yılında Eke&Şimşek International Law&Consultancy firmasının yönetici ortağı olan Şimşek, yerli ve yabancı birçok şirketin, dünyanın değişik metropollerinde yer alan Uluslararası Tahkim Mahkemelerinde uyuşmazlıkların hallinde avukat ve danışman olarak görev aldı.

Özellikle VERGİ ve İDARE HUKUKU, REKABET HUKUKU, TURİZM HUKUKU, SAĞLIK HUKUKU, ENERJİ HUKUKU, KAMULAŞTIRMA HUKUKU, BİLİŞİM, TEKNOLOJİ ve SOSYAL MEDYA HUKUKU, FİKRİ ve SINAİ HAKLAR HUKUKU, SÖZLEŞMELER HUKUKU, ŞİRKETLER HUKUKU, İNŞAAT HUKUKU ve FIDIC, KAMU İHALE HUKUKU alanında deneyim sahibidir.

Halen İstanbul Barosuna bağlı olarak serbest avukatlık yapan Şimşek, çeşitli gazete ve dergilerdeki hukuk makalelerinin yanı sıra, gezi kültürüne yardımcı olmak amacıyla, yüksek tirajlı ulusal ve uluslararası gazetelerde ve dergilerde gezi yazıları da yazmaktadır.

Dünyanın 175 ülkesine seyahat etmiş olan Şimşek, Fenerbahçe Spor Kulübü, Büyük Kulüp, Türkiye Gezginler Kulübü, Maliye Okulu Derneği ve bazı Sivil Toplum Örgütlerinde aktif olarak görev almaktadır.

Av. Suat Şimşek aynı zamanda gerek uluslararası gerekse Türkiye’nin seçkin firmalarına, yeni kanunlardaki değişimler bakımından eğitimlerine de devam etmektedir. Özellikle;

Vergi ve İdare, Rekabet, Sağlık, Bilişim, Teknoloji ve Sosyal Medya Hukuku, Fikri ve Sınai Haklar, Turizm Hukuku, İnşaat Hukuku ve Fidic, Yapay Zekâ ve Robot Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, Blockchain ve Kripto Paralar Hukuku ile Enerji Hukukunun her alanında profesyonel eğitim çalışmalarını sürdüren Şimşek,

Kurum İçi Motivasyon Eğitimleri kapsamında da

-Bir Gezginin Sırt Çantası,

-Seyir Defterimden Başlıklar,

-Dijital Çağda 7 Kıta’da Dünya Vatandaşı Olmak,

-81 İlde Lezzetto,

-Harikalar Diyarı ve UNESCO Dünya Miras Listesi,

-Antik Yerleşimler ve Tarihi,

-Mitologya, Antik Yunan ve Roma Mitolojisi,

-Bir Tur Rehberinin Kaleminden Köşe Bucak Dünya,

Konuşan Masa,

Trekking ve Ekip Ruhu başlıklı eğitimleri de vermektedir.

​Av. Suat Şimşek iki çocuk babası olup; çok iyi derecede İngilizce ve orta düzeyde İtalyanca bilmektedir.

 

 

3 YORUM

  1. Suat bey, Yazınızı büyük bir keyif ile okudum. Kopenhag’a 2 kez gitmem rağmen, yazınızdan çok fazla bilgi edindim. Gerçekten güzel ve mutlu insanların ,güzel şehri. Çok sakinler Çok huzurlular. Bu huzur size de yansıyor. Tüm gezginlere bu güzel şehri görmelerin tavsiye ediyorum.
    Suat Bey , kaleminize ,gönlünüze sağlık Teşekkür ederiz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here