Ana Sayfa Avrupa ÇEK CUMHURİYETİ   Müze gibi şehir…… PRAG

ÇEK CUMHURİYETİ   Müze gibi şehir…… PRAG

170
1
Paylaş

 

ÇEK CUMHURİYETİ

 

Müze gibi şehir……

PRAG

 

Önce Viyana daha sonar Budapeşte ye gittikten sonar bu kez bu coğrafyanın önemli şehri Prag’ı da görmek istedim. Bir fırsat yaratıp iş görüşmesi için Prag’a uçtum. Vardıktan sonra Pasaport işlemleri çok çabuk oldu.O neydi Budapeşte girişindeki pasaport kuyruğundaki eziyet.Buradada bunu beklerken işlemlerin çabuk bitmesi bir hayli sevindirmişti beni.Çıkışta Tur operatörü şirketinin bir görevlisi elinde Mr.TARAGANO yazılı levhası ile beni karşıladı otel Voucher’imi verdi kendisine şehire nasıl gidebileceğimi sorduğumda taksi otobüs yada Şatıl ile cevabını verince Şatılı tercih ettim.Ödediğiniz fiyat belli.Güvenli,oluşunuda hesaba katarsak isabetli bir seçim yaptığımı düşündüm.Yolda kaybettiğim zaman yüzünden  yaklaşık yarım saatlik bir gecikmeden sonra görüşme yapacağım şirkete vardım.İlgili kişiler beni karşıladılar gecikmemden dolayı defalarca özür diledikten sonra toplantımıza başladık.Yaklaşık 1,5 saat süren görüşmemizden sonra bizlere tercümanlık yapan bayan Radka ile şirketten ayrıldık.Kendisi  Üniversitede Türkoloji öğretim üyesi.Şivesi biraz bozuk olsada iyi derecede Türkçe konuşuyor.Birkaç gün önce Türk Edebiyatının bu aralar popüler ismi benimde gezi kitaplarını büyük bir zevkle okuduğum sayın Buket Uzunerle buluştuğunu söyleyince birden sohbetimizin şekli değişti.Daha samimi ve keyifli protokolden uzak bir şekle büründü.Beraber metroya bindik o bürosuna gidiyordu,ben ise otele dönüp üstümü değiştikten sonra şehri keşfe çıkacaktım.Tanışmaktan karşılıklı memnun olduğumuzu belirtip birbirimizden ayrıldık.Hazır metroya binmişken sizlere biraz Prag metrosundan bahsedeyim.Kırmızı,Yeşil,Sarı hattı olan 3 Line’den oluşmuş çok basit bir metro.Metroya binen halk temiz ,düzgün,Metro vagonları yeni ve temiz pırıl pırıl aydınlık.Bana binerken güven verdi.Örneğin bir Paris metrosu ile kıyasladığımda bu kanıya vardım.Özellikle gençlerin bir çoğunun elinde kitap bir şeyler okuyorlar.Daldan dala atlıyacam ama olsun.Kitap deyince aklıma geldi.Şehri gezerken birkaç kitapçıya girdim,hepsi dolu kasanın önünde ödeme yapmak için kuyruk oluşturmuşlar.

Nasıl hoşuma gitti, bir an aklımdan şöyle geçti; yılbaşı yada Noel bayramı için eşine,dostuna,arkadaşına alıyordur.Böyle dahi olsa düşünce tarzı güzel çok faydalı bir hediye aldıkları kesin.Neyse biz kaldığımız yerden devam edelim.Otele döndüm üstümü değiştim zira biraz fazla resmiydi kıyafetim.Kravat ,ceket gibi iş görüşmesine uygundu.Kadife pantolon kazak gibi spor bir şeyler giyinip tekrar sokağa çıktım.Hava sıcaklığı sıfırın altında 3mü,5miydi ne.Şapka ve kaşkol tam techizat yola koyuldum.Önce haritayı açıp kendime yön ve rota tesbit ettim.Na porici caddesi üzerinden ilerleyip Namesti Republiky binası önünden Na prikope caddesine yöneldim.Saat 2.30’u geçmiş ve karnım açıkmaya başlamıştı.Daha önce internetten edindiğim bilgilere göre bu cadde üzerinde Kosher lokanta vardı.Bu cadde trafiğe kapalı alış veriş merkezi büyük mağazalar cafeler barlar hepsi mevcuttu.İnanılmaz bir kalabalık kimi bir yöne kimileride diğer yöne ilerleyip duruyorlardı.Kosher lokantayı bulmak için numaraları takip ediyordum.Mc.Donald’s ın yanında bir avlu gibi girişi olan GOLAN KOSHER RESTAURANTI bulmuştum.(Na prikope 10) Yine Kosher olan Kazablanka adlı Fas Lokantası ve gece kulübü ile Kosher Hint restaurant ile karşı karşıya.60-70Kişilik masaları dekoru düzgün bir yer.Menü listesini getirdiler,her çeşit yemeğin bulunduğu zengin bir menü listeleri var.2defa kontrol ettikten sonra GULAŞ yemeğe karar verdim yanında patates tava ve kola istedim.Bizim tas kebabı yemeğine benzer biraz daha acılı ve sosu daha peltemsi gibi bir yemek.Bana çok lezzetli geldi çok doymuş ve keyf almıştım..Yemek sonrası Voltava nehrinin kıyısına gidip biraz nehiri seyretmek köprüleri görmek ve en meşhur köprü olan Azizlerin heykellerini bulunduğu Charles Bridge köprüsüne yürüdüm.10 metrede bir bir azizin heykelini koymuşlar  ihtişamlı gözüküyor.Girişi ile heykelleri ile çıkışı ile üstündeki sanat eserleri satan sanatçıları ile hakikatten görülmeye değer bir köprü.Biraz fotoğraf çektim biraz etrafı seyrettim havada çok soğuk olduğundan fazla oyalanamıyordum.Staromestska metro durağını kendime hedef seçip yola koyuldum.Meşhur saat kulesi ve kilisenin bulunduğu meydana ulaşmaktı niyetim.Sıkı bir yürüyüşle 15 dakikada vardım.Meydan cıvıl cıvıldı.Noel yüzünden açılmasına izin verdikleri Noel Pazarı tezgahları, süslenmiş ağaçlar, ışıl ışıl satıcıları ile bir karnaval yerini andırıyordu.O ışık çümbüşünü çekmeye çalıştım.Meydanda dolanırken bir kilisede saat 5.00 de konser olduğunun ilanını gördüm.Benim gibi meraklı turşucu kaçırımı konser vaktine 15 dakikada vardı hemen daldım içeri.Saat tam 5.00de Okul korosundan meydana gelmiş 5ila 15 yaşları arasından oluşan bir koro anlıyabildiğim kadarı ile Noel şarkıları söylüyorlardı.Çok amatör olmalarına karşın disiplinli ve heyecanlı idiler.Arada bir yönetici yada papaz tam anlıyamadım kısa konuşmalar yapıyordu.Yanım boştu ve iki yaşlıca hanım ingilizce izin alıp oturdular.

Belliki onlarda yabancı idiler.Sorduğumda Finlandiyalı olduklarını söylediler.Ben sorunca onlarda sordular Türk olduğumu söyleyince çok ilginç geldi Finli ile Türk Pragda bir kilisede yan yana ne kadar enteresan deyip gülüştük.5.30 gibi konser bitti ve oradan ayrıldım.Namesti caddesine yöneldim.Burasıda Trafiğe kapalı denebilecek bir alış veriş merkezi cenneti.Casinolar,Bata gibi ünlü ayakkabı mağazası, pasajlar dükkanlar ne ararsanız mevcut bu caddenin sonundaki National Museum’a gitmeyi planladım.Buraya Prag’ın Champs Elyesee’si deniyormuş.Hakikatten genişligi Parisi hatırlatan kalabalığı ve yolun sonundaki Müzesi(Zafer Takı gibi) bu caddeyi anımsatıyor.Bir hayli üşümüş yorulmuş bir halde Otelin yolunu tuttum.Otelin köşesindeki marketten meyva suyu kek su kuruyemiş gibi keyf yapacağım malzemelerimi alıp odama çıktım.Kısa bir dinlenmeden sonra,tekrar lobiye indim.Elimde haritam ve not defterim’le masalardan birine kuruldum.Harıl harıl yaptıklarımın notlarını alıyor,gezdiğim gördüğüm yerleri işaretliyordum.Sizlerle bu satırları paylaşabilmek için günü gününe bunları yapmam gerektiğini taktir edersiniz sanırım.Bilgiler hem çok taze hemde sıcağı sıcağına olduğundan unutmam veya kaçırıp atlamam pek söz konusu olmaz.Saat dokuza geliyordu karnım acıkmamıştı bu saattede yatmak niyetinde değildim.En iyisi otelin yanında bulunan barlardan birine girip bir şeyler içeyim hem milleti seyreder hem biraz halktan toplıyabilirsem bilgi toplar hemde hoşça vakit geçirmiş olurum diye düşündüm.Bir bira söyledim, bar maid kız hangi markayı tercih ettiğimi sorduğunda markalarla ilgili pek fikrim olmadığını söyledim.Oda bana VELVETA marka bira doldurdu.Laf aramızda hiçde güzel değildi,bizim alıştığımız damak tadına hitap etmiyordu.Ancak öğrendiğim kadarı ile Prag bira sanayiinde Avrupada söz sahibi ülkelerden biriymiş.Barda servis yapan iki kız hem sorularıma cevap yetiştiriyor,hem müşterilere servis yaoıyor,hemde aralarında sohbet ediyorlardı.1 saat kadar barda oyalandıktan sonra tekrar otlele dönüp yattım.

Ertesi gün sabah biraz daha uykumu almış vaziyette kalktım.Kahvaltıya indim çok mütevazi  görüntüdeki açık büfe kahvaltımı aheste aheste yaptım.Önceden rezervasyonunu yaptığım Şehir turunu yapmak için beni otelden 9.30 a doğru gelip alacaklarını bildirmişlerdi.Bir gün evvelki iş görüşmemde şehir turu yapıp Pragı daha iyi tanımak istediğimi bildirdiğimde rutin şehir turunun her gün 9.00 ila 9.30 arasında başladığı belirtilmiş, bende rehber eşliğinde gezmek istediğimi belirtmiştim.Olumlu cevap verdiler.Ve Çarşamba sabahı saat 9.30a doğru tur minübüsünün şöförü beni otelin lobisinden aldı.birkaç noktadan daha yolcu alıp toplu buluşulan merkeze geldik.Herkezi kendi rehberinin bulunduğu minibüslere yerleştirdiler. Rehberim Jitka MACHACKOVA ile tura başladık.

Gezi boyunca sanki özel rehberimmiş gibi çok daha keyifli bir tur oldu.Daha detaylı bire bir sorularıma cevap alabildim.Tur dışında da sohbet edip bilgi alma fırsatım oldu böylelikle.Tura önce Prag kalesi ile başladık.Fotograflar çekildi bilgiler alındı hem yürüdük,hem donduk,ama çokta keyif aldığımıda söyliyebilirim.Jitka ile İspanyolca konuştuk.İspanyolcayı Babasının iş için Kolombiyada (Bogota) bulunması yüzünden orada doğduğundan daha sonra birkaç Latin Amerika ülkesinde yaşadıklarından öğrendiğini anlattı. Bu arada hem çekleri daha yakından tanıyor hemde İspanyolca pratik yapma fırsatım oluyordu.Yaklaşık 2 saatlik bir turdan sonra minübüsümüz bizi tekrar almaya geldi.Bu sefer Yahudi mahallesinin başladığı Maiselova sokağına getirdi.Burası için ayrı bir tur almak gerektiğini şimdiden sizlere belirteyim.Yoksa çok fazla detaya girmeden üstün körü gezersiniz Yahudi mahallesini.Avrupanın en eski 1260 yılında inşa edilmiş Sinagogu burada.

Birçok yahudi objelerinin satıldığı hediyelik eşya dükkanları,eski tarihi mezarlık ,Kosher restaurantlar,yeri gelmişken birkaçının adını ve adresini vereyim.SHALOM;Maiselova 18-JERUZALEM;Brehova 5- Golanı yukarıda yazmıştım.Şayet metro ile gidilmek istenirse yeşil hatta binilipSTAROMETSKA durağında inilir.Bu durak aynı zamanda meşhur saat kulesi meydanına gitmek içinde idealdir.Artık turumuzun sonuna doğru geliyorduk.Yaklaşık 3,5 saat süren beraberliğimiz keyifli geçmişti son birkaç bilgi daha alarak rehberimden ayrıldım.Tekrar haritayı açıp kendime yerler seçmeye bakıyordum.İnsanlar etraf çok ilgimi çekiyordu.Mesela halk klasik müziğe çok düşkün ve meraklı.Adım başı konser ilanları dağıtan bilet satan kişilerle dolu.Herhez ilgili bilgi alıyor ve ilgileniyorlar.Mozarta başka türlü bir düşkünlükleri olduğunu öğrendim.Hoş Mozart’ta Çekleri çok severmiş.Hatta Don Giovanni operasını Çekler için Prag için yazmış.Bir ilginç bilgi daha;

Hristyanlığın bir mezhebi olan Protestanlığı Martin Luter’den 100 yıl önce Yan Hus adlı bir Çek yaymaya başlamış.

Birden aklıma rehberim Jitka’nın gezilip görülmesi açısından hayli ilginç olan ancak tur programında bulunmayan VYSEHRAD geldi.Nasılsa vaktim vardı gidip görmeliyim dedim.Hemen bir U dönüş doğru metroya Kırmızı hattı alıp Vysehrad’a gittim.Bizim Hidiv kasrı görüntüsünde çok güzel manzaralı Voltava nehrinin kıyısında görkemli bir kilisenin bulunduğu bir yer.Semt olarak daha çok zenginlerin oturduğu bir yermiş.Ancak çok sessiz sakin ve yalnız bir yer.Kimi köpeklerini gezdiriyor,kimileri yürüyüş yapıyor,bazıları ise manzaranın fotoğraflarını çekmeye çalışıyorlar.Azizlerin mezarları burada bulunuyor.Çekler idda ediyorlar bu kadar aziz  Katolik Vatikan’da bile yok.Valla ben onların yalancısıyım.

 

Manzara güzel yemekler güzel şehir güzel iyi hoşta belli bir yaştan sonra yalnızlık çekilmiyor bu güzellikleri paylaşacağın birini istiyor insan yanına.Yaşlanıyormuyum ne eskiden böyle duygular fazla ön plana çıkmazdı bende.1-1,5 saatlik bir turdan sonra tekrar şehir merkezine dönüyorum.Karnım acıkmaya başladı ama ben akşama tekrar Gulaş yeme niyetindeyim onun için fazla iştahımı kapatmak istemiyorum hafif bir şeyler atıştırıp otele döneyim dedim.Pragın Şanzelizesi olan Vaclavske caddesine yöneldim.Harika fast food yemekleri olan bir yer buldum.”Kenvelo Village”Çok ama gerçekten çok büyük bir yer.Fettucine’den tutunda çeşit çeşit salatalarına varıncaya kadar, pizza dilimlerinden kreplere muhtelif tatlıların bulunduğu nefis bir yer.Hele kapıdan girişte gözüme takılan MEZUZA ilgimi bir kat daha artırdı.Daha sonra anladımki buranın sahibi Fas kökenli bir İsrailli.kendisi ile tanıştım,çok sıcak kanlı biri nede olsa akdenizli Adı Dany Pragdan herhangi bir şey istersem yardımcı olabileceğini söylemesi bile insanın hoşuna gidiyor.

Bu duygularla otele doğru yürümeye başladım.Sokaklarda ilgimi çeken bir şeyden daha bahsedeyim sizlere.Sokak balıkçıları var burada.Ne var bunda diyeceksiniz ama anlatayım müsaade edin sonra hak vereceksiniz sanırım.2mt çapında bidon gibi havuzlarda tatlı su balıkları yüzüyor insanlar beğendiği büyüklükteki balığı seçip tartırıyor.Daha sonra koca bir tokmak ile balığın başına vurup hayvanı öldürdükten sonra nasıl soyulmasını istediğinizi soruyor.Fileto,buğulamalık,ızgaralık işte bu işlemler yapılırken her birinin önünde 4-5 kişilik kuyruklar var.Hele adım başı böyle balıkçıların olduğunu düşünürseniz gerek işlemi gerekse önünde oluşan kuyruğu bana geldiği gibi sizlerede çok ilginç gelebileceğini düşündüm.O yüzden bu gözlemimi aktarmak ve sizlerle paylaşmak istedim.Yeri gelmişken Çeklerle ilgili birkaç izlemimi daha aktarayım.Bir kere özellikle kadınlar sokakta çok sigara içiyorlar.Nüfus çok genç değil ailelerin genellikle 1 çocukları var çokaz ailelerde 2 çocuk var 3 çocuklu ailelere uzaylı gibi bakıyorlar.Ancak hükümet yeni bir politika ile nüfusun artması için aileleri teşvik ediyorlar.Örneğin doğuran kadın 2 sene çalışmadan maaşını alabilıyor.Belki bu sayede nüfus artar ve gençleşir.Örneğin marketlerde özellikle kasalarda hep yaşlı kadınlar çalışıyorlar.Şehir henüz kozmopolit olmadığından halk daha sakin sessiz fazla bağıran çağıran yok insanların yüzünde bir tebessüm gençlik henüz aşırı dejenere değil,şehir temiz düzenli tertipli,yukarıdada belirtmiştim metroları temiz düzgün halk kitaba,klasik müziğie meraklı geceleri sokaklar ışıl ışıl insanlar yardım sever nüfus fazla kalabalık olmamasına rağmen Paris gibi aşırı turist yüzünden kalabalık gözüküyor kısacası şimdilik Prag güzel bir şehir.

Akşam yemek vaktine kadar dinlenmek için otele döndüm.Günlük notlarımı aldım yazımı yazdım biraz televizyon seyrettikten sonra lobiye indim. Otelin  lobisi oturmaya elverişli aynı zamanda barıda mevcut birşeyler içmek isterseniz müsait.Birazda orada oyalandım harita falan derken 8’e doğru lokantaya gitmek üzere otelden çıktım. lokantaya vardım.Garson menü listesini getirmeye yeltendiki istemem dedim ne yiyeceğim belli.Gulaş,patates tava,kola öyle bir sırıttıki garson bir gün evvel çok beğendiğimi anladığını ima etti.

Salonda 2 masa daha yemek yiyordu.İkiside İsrailli idiler biraz onlara takıldım biraz garsonla şakalıştım eeeee keyfime diyecek yoktu.İşlerimi halletmiş,yeni bir ülke ve şehir tanımıştım. Bu keyifle yemeğimi bitirip kendimi caddelere attım gündüzden görüpte çok beğendiğim kızlarım için gözüme kestirdiğim saç tokalarını aldım.Ve otele döndüm.Receptionda yarın sabahki beni havaalanına götürecek şatılın konfirmesini yaptım.Daha evvel siparişi vermiştim zaten sadece konfirme ettim.Okey cevabını aldım sabah uyandırması için saati bildirip odaya çıktım.Valizimi hazırladım toparlandım ve yattım.

Ertesi sabah yani Perşembe sabahı saat 7.00de kahvaltıya indim,7.30da arabam gelmişti,hava genede çok soğuktu.Hele sabahın o saatinde soğuk bir başkaydı enteresandır,saat 7.30 olmasına rağmen hava daha aydınlanmamıştı.Yol üstündeki birkaç otelden birkaç kişi daha alıp tesadüfmü ne bunlarda İrailliydi havaalanına yollandık.Hava alanı işlemlerimiz çabuk bitti Duty Free de biraz dolandım küçük ama şirin bir havaalanı cam önünde oturup uçakların inişini kalkışını seyrederek vakit geçirdim.Bir seyahatin daha sonuna gelmiştim çok yorulmuş çok üşümüş ama çok keyf almıştım. Ama ne yalan söyliyeyim tüm yorgunluk ve koşuşturmalara rağmen halimden çok memnundum…

 

Bir Tutkudur Seyahat…

Paylaş
Önceki İçerikCRUISE ile YUNAN ADALARI
Sonraki İçerikBULGARİSTAN / BURGAS SUNNY BEACH & NESSEBAR
1957’de İstanbul’da doğdu. İlkokul yıllarında önce çevreyi tanıyarak gezgin olma yolunda adımlar atarken, ortaokul yıllarında ilk ciddi yurt dışı gezisini gerçekleştirmesiyle seyahat onda bir tutkuya dönüştü. Askerlik sonrası profesyonel hayatına başladığı tekstil sektörü ile beraber yurtdışı gezileri de artmaya başladı. Çıktığı bu gezileri ölümsüzleştirmek adına eline aldığı makinesiyle amatörce çektiği fotoğraflarla birçok sergiye katıldı ve ödüller kazandı. 2000’li yılların başında arkadaşlarının ve yakın çevresinin de teşviki ile Turizm Sektöründe uzun yıllar acentecilik yaptı. Bu yıllarda Türkiye Gezginler Kulübü ile tanıştı ve Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Emekli olduktan sonra farklı kurumlarda İdari Yönetici olarak görev aldı. 30 yılı aşkın zamandır “Sinagog İlahileri Korosu Şefliği” yapmakta ve korosuyla birçok kez yurtiçi ve yurtdışı konserlerine ayrıca bazı televizyon ve radyo programlarına katılmaktadır. 2005’ den bu yana gazete ve dergilerde “Gezi ve Yemek Kültürü Yazıları” yayımlanmaya devam etmektedir. 2023 yılı itibarı ile 35 ülke 115 şehir gezip görmüş, fotoğraflamıştır. Evli ve iki kız babası aynı zamanda bir erkek torun sahibidir. Seyahatlerini eşiyle birlikte yapmaktan keyif almakta.

1 Yorum

  1. Selam herkese yine bir seyahat bir tatil ve tabiki de güzel bir anlatımla yine bizi mest ettiniz çok enteresan bilgiler öğrendik yine kaleminize yüreğinize sağlık Yako Taragano teşekkürler🙏❤️

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here