Ana Sayfa Avrupa TUNA NEHİR TURU

TUNA NEHİR TURU

153
6
Paylaş

TUNA NEHİR TURU

Tevafuk nedir bilirmisiniz. Yılmaz Erdoğan ın bir filminde duymuştum bu Arapça kökenli kelimeyi. İki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi. Kaçınılmaz tesadüf, tesadüf olmayan tesadüf demekmiş. Ekim ayı içinde Şalom gazetemizin reklam işleri sorumlusu Edna ya telefon açtım. Kış sezonu Seyahat eki için yazı isteyecek misin diye aradım. Çünkü son anda yazı isteyince yazıyı yetiştirmek için panik yapıyordum. Evet hazırlık yaparsan iyi olur dedi. Telefonu kapatmadan dedi ki Gazella Tur Şalom yazarlarına özel Tuna nehri turu yapıyor. Katılmak ister misin? Uzun zamandan beri hayalini kurduğum nehir turu teklifini hiç tereddüt etmeden kabul ettim. İşte yukarıda yazdığım gibi Tevafuk olayı burada karşıma çıkmıştı. Birçok ülke ve şehre uçak, tren, Cruise ve arabamla gitmiştik. Nehir gemisi gezisi hiç yapmamıştım. Fırsat ayağıma gelmişti. Gördüğüm şehirler olmasına rağmen sırf nehir gemisi turu olduğu için hemen yazıldım. Tur Destinasyonu Viyana, Budapeşte ve Bratislava dan oluşuyordu. Edna katılımcılara Şalom yazarlar WhatsApp grubu oluşturdu. Hareket gününe kadar buradan yazışıyorduk. Nihayet beklenen gün İstanbul havaalanında buluştuk. Grup liderimiz Gazella turdan Cefri Sarfati bizleri karşıladı. Herkes de sabahın 5 i olmasına rağmen uyku hali yerine tatlı bir heyecan belirtisi vardı. 2 saatten kısa bir uçuş sonrası Viyana ya varmıştık. Rehberimiz Levent Bilgiç Bey grubu toparlayıp otobüsümüze yönlendirdi. Viyana şehir merkezine kadar turumuz ile ilgili kısa bilgiler verirken bir yandan da bizlere Panoramik Viyana turu yaptırdı. Otobüsten indikten sonra yürüyerek İspanyol binicilik okulu önünden geçip, Viyana’nın kalbi sayılabilecek Karntner Strasse deki Stephan Katedralinin bulunduğu meydana geldik. Grup öğlen yemeği için dağıldı. Sözleştiğimiz saate kadar kah yemek yiyerek, kah sokak lezzetleri ile damaklarımızı şenlendirerek, kah hediyelik eşya satan dükkanlarda gezinerek zaman geçirdik. Tüm grup verilen saatte Stephan Platz ta buluşup otobüse yürüdük. İstikamet gemi binişi öncesi Mimar Joseph Krawina nın katkıları ile ressam Friedensreich Hundertwasser in inşa ettiği Hundertwasser Haus oldu. Bir hayli ilginç inşa edilmiş olan ev Barcelona’da Mimar Gaudi nin inşa ettiği evler Casa  Mila ile Casa Batllo yu andırıyordu. Apartman, 53 daire 4 dükkan, zemini toprak ile kaplı ve yaklaşık 250 ağaç bulunan 16 terastan oluşan sıra dışı bir yapı. Dükkanlarında hediyelik eşya satan bir çok odacıklar vardı. Görülmeye değer bir yer.

Artık Nehir gemisine binme vakti gelmişti. Gemimiz William Wordsworth limanda adeta bir kuğu gibi bizi bekliyordu. Çok kısa süren check in işlemleri sonrası önce kamaralarımıza dağıldık sonra geminin Bar & Cafe salonunda buluşup gemi ve rotası hakkında bilgilendirildik. Nehir gemisine ilk defa biniyordum. Ancak işletme mantığı aynı diğer gittiğimiz Cruise mantığı gibi hareket ediyordu. Sabah ve öğlen yemekleri ile akşamüstü çay saati büfeleri ve akşam yemekleri alakart ve açık büfe şeklinde sunuluyordu. Kamaralar küçük, kompakt, ancak çok işlevseldi. Personel güler yüzlü ve sempatiktiler. Biner binmez ne iyi ettik te bu tura katıldık diyorduk.

Ertesi sabah Macaristan’ın Estergon iskelesine yanaştık. Otobüsümüz ile Estergon kalesi içindeki Estergon Bazilikasına geldik. Rehberimiz buranın tarihçesini anlatırken bizlerde bir taraftan manzarayı ve bazilikayı fotoğraflayıp, anıları ölümsüzleştirmeye çalışıyorduk. Tepeden karşıya baktığımızda Slovakya sanki avucumuzun içindeydi. Öğlene doğru gemiye dönüp Budapeşte limanına yanaştık. Öğlen yemek sonrası Akşama kadar önce Central Market Hall da sonra trafiğe kapalı alandaki Vaci Utca caddesinde gezindik. Bizim İstiklal Caddesi tarzı çok hareketli kalabalık ve turistik bir cadde.

Akşam yemek öncesi gemiye gelip hazırlandık. Yemek sonrası Bar da bizle tura katılan değerli arkadaşlarımız Avi & Dina Karako harika bir müzik dinletisi sundular.

Cuma günü Budapeşte turu yapacaktık. Grup liderimiz Cefri ve rehberimiz Levent beyden tura Avrupa’nın en büyük Sinagogu olan Dohany Sinagogu nu da tura katmalarını rica ettik. Bizleri kırmayıp programa sabah Sinagog turu ile başlayacağımızı söylediler. Biletlerimiz daha önceden rezerve edilmişti. Girişte çok uzun kuyruk olmasına rağmen hiç sıra beklemeden randevulaştığımız saatte bizi içeri aldılar. 3.000 kişilik oturma kapasitesi olan Sinagogun tarihçesini içeride bize buranın yerel rehberi anlattı. Çıkışta bahçesinde II. Dünya savaşı sırasında öldürüldükten sonra buraya gömülen insanların mezarları başında Kadiş duasını nemli gözlerle söyledik. Çok duygusal bir andı bizim için.

Kahramanlar meydanına giderken Avrupa’nın en büyük Parlamento binası önünden geçtik. Tuna nehri kıyısında II. Dünya savaşı sırasında 20.000 kişi ayaklarından demir halkalarla üçer üçer bağlanıp Tuna nehrine atılmasını betimleyen, Yönetmen Can Togay ve heykeltıraş Gyula Pauer tarafından tasarlanmış 60 çift demir ayakkabının bulunduğu anıt önünden geçerken gözlerimiz bir kez daha nemlendi. Sahil boyunca Buda ve Peşte yi birbirine bağlayan 8 köprüden Liberty Margaret ve Zincirli köprüyü gördük. Kahramanlar meydanı ziyareti sonrası, Mathias kilisesi ile Budin kalesine çıktık. Tüm Budapeşte kartpostallarında görünen manzara çıplak gözle o an karşımızdaydı. Budapeşte’yi eskiden beri zaten beğenirdim bir kez daha mutlaka gezip görülmesi gerekenler listesine koymanızı ısrarla tavsiye ederim. Gezerken sokak lezzetlerinde tatmadınız mı derseniz, özellikle Çekya, Slovakya ve Macaristan spesyalitesi olan Trdelnik mutlaka denenmesi gereken, içi pastacı kreası ya da krem şanti ve taze meyvelerle doldurulmuş kornet tarzı bir tatlıyı tabi ki yedik.

 

Cumartesi sabahı saat 10 gibi Bratislava ya yanaşmıştık. Rehberimiz önderliğinde yürüyerek şehir turuna başladık. Bratislava kalesi, 17. Yüzyılda sona eren veba salgını anısına yapılan Veba sütunu anıtı, Cumhurbaşkanlığı sarayı, Michaelin kapısı ve geçidi, Silindir şapkası ile geçenleri selamlayan kibar adam Schone Naci heykeli, rögar kapağından kafasını uzatıp geçen güzel kızların bacaklarını izleyen Çapkın Cumil heykelini şehir turu sırasında tek tek görüp fotoğrafladık. Kısa molalar esnasında sıcak şarap ile badem ezmeli, fındıklı, üzümlü çeşitleri olan ayçöreklerinden tattık. Bratislava, küçük ama şirin mi şirin bir orta Avrupa şehri. Hafta sonu kaçamağı için bile gidilebilecek keyifli bir Destinasyon.

Pazar sabahı valizlerimizi otobüse teslim ettikten sonra bir kez daha Viyana sokaklarını arşınlamaya koyulduk. Gezilip görülecekler listesi bir hayli kabarıktı. Schönbrun Sarayı, Hofburg Sarayı, Maria Theresien Platz, Belediye binası, Parlamento binası, Opera binası, Mozart ın yaşadığı ev Viyana şehir parkı gezdiğimiz ve önünden geçip fotoğrafladığımız önemli turistik noktalardı. Bratislava da ki gibi burada da Veba anıtı vardı. Ancak Graben caddesindeki bu anıt çok daha görkemliydi. Vakit olarak öğlen saatini bulmuştuk. Yemek için Stephan Platz a geldik. Kimileri Viyana nın spesyalitesi olan Şnitzeli yemek, kimileri ekmek içi servis edile çorbaları içmek, kimileri de Fast Food tarzı balık yemek için Nordsee ye gitti. Yemek sonrası Viyana kafelerinde kahve içip spesyal tatlılarını tatmak için farklı noktalarda stop yaptık. Mesela Demel de Sacher Torte yedik. Julius Meinl den kahve alıp yolda hem Pazar gezmesine çıkan Viyanalıları hem de vitrinleri izledik. Lind Chocolate Boutique den çeşit çeşit çikolatalar alıp damaklarımızı şenlendirdik.

Şansımıza 15 Kasım itibarı ile tüm Avrupa da ve tabi ki bizim gezdiğimiz şehirlerde Noel pazarları açılmıştı. Ziyaret ettiğimiz şehirlerin farklı semtlerindeki değişik Noel pazarlarını gezme fırsatımız oldu. Hemen hemen hepsi bir birine benziyordu. Yiyecek ve içecek satan dükkanlar ağırlıkta olup ayrıca hediyelik eşya satan, dini objeler ile kokulu mumlar, sabunlar satan Dağ evini andıran dekorasyonlu bu evlere Christmas Market diyorlaror. İnsanlar tatil günlerini buralarda gezerek değerlendirirken aynı zamanda bir şeyler yiyip içme fırsatı da buluyorlardı. Bu tarihte Nehir turu yaparak bir taşla iki kuş vurmuştuk. Hem Nehir gemisi turu hem de Noel pazarları gezisini yapmış olduk.

Biraz da nehir gezisine çıktığımız 5* Ms William Wordsworth gemisi hakkında bilgi vereyim. Geminin ismi 18.YY da yaşamış İngiliz şair den almakta. Gemi İsviçre bandralı ve 2018 yılı yapımı. 135 metre uzunluğunda ve 11,40 metre genişliğinde olup 176 yolcu kapasitesine sahip. 88 adet kabinin 78 adeti süit 6 adeti superior ve 4 adeti delux balkonlu kamaralardan oluşmakta. Yaklaşık 14 metrekarelik Kamaralarda, Mini Bar, LCD TV, Kasa, Kahve makinesi ile saç kurutma makinesi mevcut. Gemi içinde Reception, Butik, Spor salonu, Kuaför ve dışında güneşlenme terası ile ufak bir Jakuzi bulunmakta. Ayrıca 1 adet Bar & Cafe salonu ile 1 adet de Yemek salonu bulunmakta.

Anıları ile gezi boyunca hiç sorun çıkarmayan grubun uyumu ile, gezdiğimiz şehirlerin güzellikleri ile tadı damağımızda kalan bir tur oldu. Tabi ki bu güzellikleri yaşatan Gazelle Tur yönetici ve çalışanlarını da unutmamak gerek diye düşünüyorum. “Güzellik ayrıntıda gizlidir” derler. Bu güzellikleri yaşamamız için en küçük ayrıntıyı bile göz ardı etmeyen Gazelle tur a bir kez daha teşekkürler. Yazarı olmamdan dolayı gurur duyduğum Şalom gazetesi ile bu tura katılmamıza vesile olan ile Edna Sarfati’ye ayrıca teşekkürler.

Bir Tutkudur Seyahat…

Paylaş
Önceki İçerikBULGARİSTAN / BURGAS SUNNY BEACH & NESSEBAR
1957’de İstanbul’da doğdu. İlkokul yıllarında önce çevreyi tanıyarak gezgin olma yolunda adımlar atarken, ortaokul yıllarında ilk ciddi yurt dışı gezisini gerçekleştirmesiyle seyahat onda bir tutkuya dönüştü. Askerlik sonrası profesyonel hayatına başladığı tekstil sektörü ile beraber yurtdışı gezileri de artmaya başladı. Çıktığı bu gezileri ölümsüzleştirmek adına eline aldığı makinesiyle amatörce çektiği fotoğraflarla birçok sergiye katıldı ve ödüller kazandı. 2000’li yılların başında arkadaşlarının ve yakın çevresinin de teşviki ile Turizm Sektöründe uzun yıllar acentecilik yaptı. Bu yıllarda Türkiye Gezginler Kulübü ile tanıştı ve Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Emekli olduktan sonra farklı kurumlarda İdari Yönetici olarak görev aldı. 30 yılı aşkın zamandır “Sinagog İlahileri Korosu Şefliği” yapmakta ve korosuyla birçok kez yurtiçi ve yurtdışı konserlerine ayrıca bazı televizyon ve radyo programlarına katılmaktadır. 2005’ den bu yana gazete ve dergilerde “Gezi ve Yemek Kültürü Yazıları” yayımlanmaya devam etmektedir. 2023 yılı itibarı ile 35 ülke 115 şehir gezip görmüş, fotoğraflamıştır. Evli ve iki kız babası aynı zamanda bir erkek torun sahibidir. Seyahatlerini eşiyle birlikte yapmaktan keyif almakta.

6 YORUM

  1. Selamlar güzel bts gurubuna yine ne güzel bir seyahat yine renkli sözlerle ve resimlerle donatılmış anlatımlar yerler yemekler ne mutlu size ki böyle güzellikleriyle bizlerle paylaşım yapıyorsunuz çok teşekkürler Yako Taragano kaleminize sağlık 🙏🥳🙏

  2. Sevgili Yako
    Süper yazmışsın eline sağlık bende o turda olduğum için çok mutluyum ama bu yazıyı okuduğum zaman daha da mutlu oldum. Çok güzel bir gezi ve çok keyifli bir destinasyon. Tekrar eline yüreğine sağlık.

  3. Gezdiğin yerlerle ilgili bilgilendirdigin yetmezmiş gibi edebiyat bilgimize de yaptığın katkilar için teşekkürler.Tevafuk…İnan ilk defa duydum. Üşenmedim google da arattim. Tesadüfle yakın akraba ama aynı değilmiş. Aynen anlattığın gibi.Eline kalemine sağlık.Allah herkese böyle güzel tevafuklar nasip etsin.

  4. Sevgili Cako,
    Akıcı, açıklayıcı ve içten bir anlatımla kaleme aldığın Tuna Nehir turu anılarını zevkle okudum.3000 kişilik Sinagogu merak ettim, 60 çift demir ayakkabı heykelini hayalimde canlandırdım, Çapkın Cumil beni gülümsetti. Ellerine sağlık, paylaşımın için teşekkürler. Seyahat tutkunun hiç bitmemesi dileğiyle…

  5. Eline Kalemine Yüreğine Sağlık. Hiç bir detayı kaçırmadan , geziyi akıcı bir dille ,yazdığın için tebrikler. Gerçekten gurubun harika uyumu ve GAZELLA Turun deneyimi ile , tadı damağımızda kalan bir tur oldu. Nice coğrafyalarda keyifle ve sağlıkla uyanmak dileği ile …….

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here