Ana Sayfa Amerika IŞIKLAR KENTİ  LAS VEGAS

IŞIKLAR KENTİ  LAS VEGAS

2990
4
Paylaş

IŞIKLAR KENTİ

 LAS VEGAS

Çölün ışık seline, umudun heyecana dönüştüğü, gösteri dünyasının sınır tanımayan görkemli şehri, Nevada Eyaletinin gözbebeği: LAS VEGAS. Uçaktan iner inmez insana kucak açan oyun makineleri, size nasıl bir şehre geldiğinizi hatırlatıyor. Havaalanından otele gitmek için dış kapıya yöneldiğinizde kapıda sıra sıra bekleyen, renk renk, model model limuzinler şehrin zenginliğinin bir başka ifadesi. Yolda rehberimiz şehir hakkında kısa bilgiler verirken, burasının turistler için dünyanın en güvenilir, en huzurlu şehirlerinden biri olduğunu söylemişti. Onlara göre her ziyaretçi potansiyel bir oyuncu sayıldığından, turistler için her türlü konforu, rahatlığı ve güveni sağlamaya çalışıyorlarmış. Rehberimiz bizi şehrin nüfusu, iklimi, coğrafyası hakkında bilgilendirirken, bizler hayret ve merak dolu bakışlarla otobüsün penceresinden etrafı izliyorduk.

Yaklaşık yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra şehrin merkezinde trafiğe kapalı bir bölgede, Freemont Caddesi’nde yer alan otelimiz Golden Nugget’a geldik. Dört yıldızlı bir otel olmasına karşın, Avrupa’daki beş yıldız kategorisindeki otellerden daha şık görünüyordu. Kapıdan girer girmez alışılagelmiş bir Resepsiyon la karşılaşacağımıza oyun makineleriyle burun buruna geldik. Grubumuz henüz şaşkınlığını üzerinden atamamışken, ben rehberimizle birlikte Resepsiyona yönelip arkadaşların kayıt işlemlerini yapmaya koyuldum. Tur organizasyonumuz harika bir şekilde başlamıştı. Bizler oda anahtarlarımızı alırken, (vardığımızda hepsi isimlerimize göre ayrılmıştı) çantalarımız odalarımıza çıkarılmıştı bile. Saat bir hayli geç olduğundan herkes odalarına çıktı. Gezgin ruhum etrafı keşfetmek için kıpır kıpırdı. Önce odaya yerleştim, daha sonra da oteli ve çevreyi tanıma gezisine başladım. Hayatımda ilk kez iki Resepsiyonlu bir otelle karşılaşıyordum: biri önde, diğeri arkada iki ayrı Resepsiyon. Ya oyun makinelerine ne demeli? Adım başı yerleştirilmiş, sizi tuzağına düşürmeye çalışan tek kollu canavarlar neredeyse tuvaletlerde bile karşınıza çıkıyordu.

Hediyelik eşyalar satan mağazaların yanı sıra, alışveriş yapabileceğiniz dükkanlar adeta şık bir sokak oluşturmuş gibi lobinin koridorlarında yan yana dizilmişlerdi. Değişik tarzda döşenmiş iki restoran, bir şeyler yiyip içmek isteyenlere farklı mönüler sunuyorlardı. Sıra Las Vegas’ın ismi ile özdeşleşen otelin Casino bölümüne gelmişti. Göz alabildiğine genişlikte bir alana yayılmış her türlü oyun buradaydı: rulet, barbut, poker ve blackjack… Canlı oyun oynanan masaların yanı sıra, korkunç gürültülü makinelerin, at yarışları oynanan masaların, bingo tabelalarının sonunu görmek mümkün değildi. On iki saatlik bir uçuşa ve saat farkının yarattığı yorgunluğa teslim olmuştum, kendimi daha fazla zorlamayıp ertesi günün programına zinde başlayabilmek için odama çıktım.

 

OTELLER TURU İLE DÜNYAYI GEZİN

Her seyahatimden önce, gerek internetten gerek kitap ve dergilerden, gerekse oraları ziyaret etmiş arkadaş ve tanıdıklarımdan gezeceğim göreceğim yerler hakkında bilgi edinir, kendime göre bir program yaparım. Las Vegas için de aynı şeyleri yapmaya karar verdiğimde, kafamda pek çok soru işareti belirdi. “Nereleri gezebiliriz?” diye kime sorduysam ağız birliği yapmışçasına: “Otelleri gezmelisiniz!” cevabını alıyordum. Diğer gezdiğimiz şehirlerde, müzelerin, ünlü katedrallerin, meydanların, trafiğe kapalı caddelerin, market, Pazar, lokanta, cafe ya da pastane gibi mekanların yerlerini öğrenir, hazırlıklı gider ve günlük gezilerimizi ona göre ayarlardık. Burası için bu tür bilgilere ulaşamıyordum. Tek söylenen, otelleri gezebileceğimiz, bir de coğrafi yapısı itibariyle kanyon turları alabileceğimizdi. Bu turlar da, küçük motorlu uçaklar ve arazi cipiyle yapılan, gece kalmalı, yemekli ya da yemeksiz olarak tercih edilebilen “Grand Canyon” turlarıydı. İnsanların bir bildiği vardır, diye düşünüp, herkesin ısrarla tavsiye ettiği oteller turunu yapmaya karar verdik.

Las Vegas Bulvarı üzerinde 40’ın üzerinde otel var. Bunların tamamını üç gün içinde gezmek tabii ki mümkün değil. Bizler de, daha önceden bilgi edindiğimiz, ismi ya da görüntüsü ilgimizi çeken otelleri gezmeye başladık. Her otel ismiyle bütünleşen bir dekora sahip. Örneğin Luxor Oteli’nin girişinde sfenksler var. Otelin mimari tarzı piramitleri andırıyor. Paris Oteli’nin girişinde Eyfel kulesi; Treasure Island Oteli’nin dışında Korsan Kalyonu, Venetian Oteli’nin önünde Venedik kuleleri bulunuyor.  Bunun dışında Caesars Palace, Aladdin, Bellagio, Excalibur, MGM, Mandalay Bay, New York New York, Stratosphere Otelleri’ni görme fırsatı bulduk. Hepsini tek tek anlatmaya kalksam sayfalar yetmez. İyisi mi ilgi çekici bölümlerini size aktarmaya çalışayım.

Her otelde yaklaşık  4.000-5.000 kişi konaklayabiliyor. Luxor Oteli’nin girişindeki sfenksler adeta orijinal boyatlarda. İçerideki palmiyeler ve görevlilerin giysileri sizi firavun dönemindeki Mısır’a götürüyor. MGM Oteli’nin içindeki camlı bölmede bulunan üç aslan, filmlerden önce izlediğimiz ve MGM simgesi olan kükreyen aslanları anımsatıyor. Aladdin Oteli’nin dekorasyonu bir masal dünyası gibi. Masal kahramanı Alaaddin, cini, lambası ve cariyeleriyle otelin içinde dolanıp misafirlere gösteriler yapıyor. New York New York Oteli’ni gezerken adeta şehri birebir yaşıyorsunuz. New York caddelerinde gezmişseniz eğer, gözünüze çarpmıştır: caddedeki mazgallardan dumanlar çıkar, dekorda ona varıncaya kadar tüm incelikleri düşünmüşler. Konfor ve gösterişten kesinlikle kaçınılmamış. Varın gerisini siz tahmin edin!

Bellagio Oteli’ndeki canlı çiçekler, bir botanik bahçesini andırıyor. Öğrendiğimize göre bu çiçekler her iki üç günde bir değiştiriliyormuş. Tavanı süsleyen Murano avizenin değeri iki milyon dolarmış. Hava karadıktan sonra her 50 dakikada bir, otelin önünde Suların Dansı adlı bir ışık, ses ve su gösterisi yapılıyor. Treasure Island Oteli’nin önündeki korsan kalyonunda, tahta bacaklı, kanca elli korsanlar ile askerlerin toplu tüfekli canlı deniz savaşını izleyebiliyorsunuz. Oteller, gösteriler, hepsi birbirinden güzeldi, ama en çok hangisini beğendiniz diye sorarsanız, ortak kararımız gerek dekorasyonu, gerekse şovuyla Venetian Oteli.

Düşünsenize, otelin ikinci katına Venedik kanallar inşa edilmiş ve içinde gondollar yüzüyor. Gondolları süren denizci kıyafetli gondolcular, ücret karşılığında, aryalar eşliğinde sizi gezdiriyor. Üstü kapalı mekanı ışık, boya ve efektlerle öyle değiştirmişler ki, gündüz vakti, açık havada, pırıl pırıl bir gökyüzünün altında dolaştığınızı sanıyorsunuz. Köprülerden birinin üzerinde, 18. Yüzyıldan kalma kıyafetler giymiş 4-5 kişilik, kadınlı erkekli bir grup Napolitenler söylüyor, tanınmış aryaları seslendiriyor. Yürüye yürüye, birden San Marco Meydan’na çıkıyorsunuz. Şaşırmamak, hayret etmemek mümkün değil, insanın adeta nutku tutuluyor. Ve o anda diyorsunuz ki, insanların tavsiyesi doğruymuş, burada gerçekten otellerin gezilmesi gerekiyormuş. Las Vegas’ı görünce, dünyanın birçok şehrini bir anda ziyaret etme şansına sahip oluyorsunuz.

ŞEHRİN İNSANLARINI TANIYIN

Genellikle turistler Oteller Bölgesinde kalıyorlar. Bizler şehir merkezinde  kalmakla ne kadar isabetli bir karar vermiş olduğumuzu bir kez daha anladık. Oteller bölgesinde kalanların, şehir  merkezini pek ziyaret etme şansları olmuyor. Oysa bizler her gün oteller bölgesine gidiyorduk. Şehir merkezinde kalınca Las Vegas’ın yaşam şeklini, hayat akışını izleme olanağına sahip oluyorsunuz. Yerli nüfusla daha çok karşılaşıyor ve günlük yaşantılarını izleyebiliyorsunuz. İşe, okula, alışverişe, markete giden gerçek Las Vegaslıları görebiliyorsunuz.

Otelimizin bulunduğu Freemont Caddesindeki sayısız Casinonun ışıklı tabelaları gece-gündüz hiç sönmeden, geçenlerin dikkatini çekmeye çalışıyor. Ayrıca geceleri, tavanı iki milyon yüz bin ampulle (yanlış okumadınız 2.100.000 ampul) aydınlatılmış bir çatının altında bir çizgi film gösterisi izleyebilme imkanınız var. Yaklaşık 15-20 dakika süren bu gösteri akşam saat dokuzdan itibaren her saat başı tekrarlanıyor. İnsanlar durdukları yerden gökyüzüne bakarmış gibi, sokağın üzerine inşa edilmiş bir tavandan gösteriyi izliyorlar.

Amerika’nın büyük alışveriş merkezlerinde yani Mall’larda gerek fiyat açısından, gerekse marka veya kalite bakımından çok ilginç şeyler bulunabileceğini duymuştuk. Bizler de hazır buralara kadar gelmişken, biraz alışveriş yapma ümidiyle, şehir merkezindeki otobüs terminalinden 109 numaralı otobüse binip Boulevard Mall’a gittik. Maalesef zevkimize uygun bir şey bulamadık, yalnızca gezmekle yetindik ve bir şeyler yiyip çıktık. Ancak bu gezintimiz, burada yaşayan insanları biraz daha yakından tanımamız için fırsat oldu: otobüsteki bayan şoförle, pazardan dönen insanlarla ayak üstü sohbet etme imkanı bulduk.

Las Vegas’ta Sinagog ve Kosher lokantalar olduğunu da öğrenmiştim. Meraklıları için, onu da sizlerle paylaşayım: Las Vegas Bulvarı üzerinde ve çevresinde de birçok lokanta ve market var. Bunlardan biri olan Shalom Hunan, 4850 West Flamingo Rd. 34 adresinde. Bu bölgede ayrıca Ortodoks, Konservatif, Reformist sinagoglardan en az üçer tane bulunuyor.

Yazımı ilginç bir anımla tamamlamak istiyorum: otelleri dolaştıktan sonra kendi otelimize dönmek için kapıda taksi beklerken, vale taksi isteyip istemediğimizi sordu. Evet yanıtını aldıktan sonra “Limuzin ister misiniz?” dedi. Gayri ihtiyari gülüştük ve “Ne limuzini yahu?” der gibi birbirimize bakıştık. Adam da şaşkınlığımızın farkına varmış olacak ki, limuzinin fiyatının normal taksiden yalnızca %15 daha pahalı olduğunu belirtti. Ne yaptık dersiniz? Elbette ki limuzinle döndük. Çok kısa ama çok keyifli bir yolculuk olmuştu.

Bir Tutkudur Seyahat…

Paylaş
Önceki İçerikUZAKDOĞU’NUN İNCİSİ BANGKOK
Sonraki İçerikDOSTLUK, ARKADAŞLIK ve SEYAHAT
1957’de İstanbul’da doğdu. İlkokul yıllarında önce çevreyi tanıyarak gezgin olma yolunda adımlar atarken, ortaokul yıllarında ilk ciddi yurt dışı gezisini gerçekleştirmesiyle seyahat onda bir tutkuya dönüştü. Askerlik sonrası profesyonel hayatına başladığı tekstil sektörü ile beraber yurtdışı gezileri de artmaya başladı. Çıktığı bu gezileri ölümsüzleştirmek adına eline aldığı makinesiyle amatörce çektiği fotoğraflarla birçok sergiye katıldı ve ödüller kazandı. 2000’li yılların başında arkadaşlarının ve yakın çevresinin de teşviki ile Turizm Sektöründe uzun yıllar acentecilik yaptı. Bu yıllarda Türkiye Gezginler Kulübü ile tanıştı ve Genel Sekreterlik görevinde bulundu. Emekli olduktan sonra farklı kurumlarda İdari Yönetici olarak görev aldı. 30 yılı aşkın zamandır “Sinagog İlahileri Korosu Şefliği” yapmakta ve korosuyla birçok kez yurtiçi ve yurtdışı konserlerine ayrıca bazı televizyon ve radyo programlarına katılmaktadır. 2005’ den bu yana gazete ve dergilerde “Gezi ve Yemek Kültürü Yazıları” yayımlanmaya devam etmektedir. 2023 yılı itibarı ile 35 ülke 115 şehir gezip görmüş, fotoğraflamıştır. Evli ve iki kız babası aynı zamanda bir erkek torun sahibidir. Seyahatlerini eşiyle birlikte yapmaktan keyif almakta.

4 YORUM

  1. Bravo cako Yine güzel bir yazı ama LasVegas anlatmakla yaşanmaz bir kere gidip görmek gerek oteleri ve özellikle geceleriışıklarla renklerin gücünü ihtişamı görsel bir şölen

  2. Gerçekten Las vegas ,ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Kalemine sağlık
    Bu Şehri Görmek Bütün dünyayı görmek gibi. HER Otel Başka bir şehir sanki. Ayrıca Kumar tutkunları içinde ayrı bir cennet. Hava alanında bile kumar oynamak isteyenler için , oyun Makinesi var.
    Şehrin Büyülü Atmosferini, Showlarını ve Lüks Otellerini mutlaka görün derim ben……….

  3. Gitmek isteyip de gidemediğim yerlerden biri, bu yazıyı okuyarak neredeyse oraları gezmiş gibi oldum. kalemine sağlık…

  4. Görmüştüm ama sen anlatınca daha güzel gözüküyor gerçekten ellerine sağlık

Comments are closed.