BARCELONA
Gezi grubumuz BTS, (Bir Tutkudur Seyahat) ilk sınavını Londra gezisinde vermiş ve başarılı olmuştu. Uyum içinde sorunsuz biten bir seyahat sonrası artık birçok geziye birlikte çıkılabileceğinin sinyalleri ve neticeleri alınmıştı. O halde yeni ufuklara yelken açılabilirdi. Bu amaçla yapılan görüşmeler sonrası, Barcelona’ya gitmeye niyetlendik. Dedelerimizin 500 yıl evvel terk etmek zorunda kaldıkları toprakları görmek, Lisanı ile yemekleri ile müziği ile kısacası Kültürü ile bizden olan bir coğrafyayı ziyaret etmek bizleri heyecanlandırmıştı. Araştırmalar, ön hazırlıklar derken hareket günü geldi çattı. Soğuk, yağmurlu, puslu bir ekim günü İstanbul’dan hareket edip Barcelona’ya uçtuk. Daha havaalanının çıkışından içimizi ısıtan akşamüstü güneşi bizi keyiflendirdi. Paralel Av. ile Ramblas Caddesi arasında kalan otelimiz Sol Apollo, şehir merkezindeydi. Odalarımıza yerleşip kendimizi sokağa attık. Barcelona’nın en işlek en bilinen caddesi Ramblas ı sahil tarafından bir baştan bir başa yürüyüp Plaza Catalunya’ya geldik. Bir şeyler atıştırıp Serbasa yani biralarımızı içtikten sonra enerji depolayıp tekrar sahile inmeye karar verdik. Hava harika, insanlar cıvıl cıvıl, Las Ramblas Caddesi sokak sanatçıları ve turistlerle daha da neşeli derken geze geze sahile Mare Magnum’a geldik. Bir tarafta marina diğer yanda Barcelona’nın uçsuz bucaksız sahili. Burayı dolaşırken İspanyollara özgü bir tatlı olan Çurroz’un yapılışını ve insanların kuyruklar halinde sıra beklediklerini görünce bizde tatmak istedik. Bizim tulumba tatlısı kıvamında ancak farklı olarak yanında çikolata sos ile ikram edilen güzel bir tatlı. Mare Magnum’da kahvelerimizi de içip otelin yolunu tuttuk.
Ertesi sabah panoramik Barcelona turumuza çıktık. İlk durak Mount Juik; Barcelona’yı tepeden gören bir dağ. Harika bir manzara buraya isteyen teleferik ile de çıkabiliyor. İkinci durağımız Park Güell. Barcelona denince ilk akla gelen mimar Gaudi’nin bir eseri. Keyifli, geniş bir bahçeye yayılmış, içinde birçok bölümü olan büyük bir park. Bir saatten fazla zaman geçirdik bu parkta. Sonbahar olmasına rağmen Akdeniz coğrafyasında olduğumuzdan güneşin ısısı içimizi ısıttığı gibi neşemize neşe kattı.
SAGRADA FAMİLİA
Turun üçüncü ve son durağı yine büyük mimar Gaudi’nin meşhur dillere destan eseri La Sagrada Familia Katedrali idi. Müzesini gezip katedral hakkında bilgi aldıktan sonra çan kulesine yürüyerek çıktık. Nefes nefese tırmandığımız basamaklardan zirveye ulaştığımızda karşımıza çıkan manzara yorgunluğumuzu unutturdu.
Katedrale yakın bir kafede gecikmiş öğlen yemeğimizi yerken gezi dağarcığımıza unutulmayacak anıları biriktirdik.
Akşam Şabat duası için otobüs ile sinagoga gittik. Dua sırasındaki terennüm ve makamlar kulağımıza hiç de yabancı gelmedi. Dua sonrası keyifli bir Şabat akşamı yemeği için sahile gidip İspanyol spesiyalitesi olan Paella ısmarlayıp güzel bir şarap ile damaklarımızı şenlendirdik. Yemek sonrası yine sahil üzerinde bir başka kafede kahvelerimizi içip otele döndük. Ertesi günü biraz alışveriş, Plaza Espanya ile Antik bölge Bario Gotiko’ya ayırdık. Otelden çıktığımızda yeni yerler keşfetmek amaçlı tam bir gezgin ruhu ile şehirde kaybolup haritadan nokta atışları yaparak gezindik. Plaza Espanya’da Venedik kulelerini, meydanın diğer bir köşesinde Arena’yı gördük. Buradan Plaza Catalunya’ya geçip İspanyanın tanınmış AVM’si El Corte İngles’i dolaştık. Laz Ramblas üzerindeki pazar La Boqueriya’yı keşfettik.
LA BOQUERİA
Gittiğimiz yeni ülke ve şehirlerde pazar, çarşı gezip halka karışmaya ben de eşim de bayılırız. Müthiş bir pazar La Boqueria. Meyveden sebzeye, şarküteriden Tapazcılara, balıkçılardan kasaplara her şeyi bulabilirsiniz. Satın alıp gidebildiğiniz gibi ayaküstü tapazcılarda ya da balıkçılarda tadım yapabiliyorsunuz. Buradan Engizisyon döneminin önemli bir bölgesi olan Bario Gotiko’yu dolaşıp buradaki kiliseyi gezdik.
Orayı bitirdiğimizde kendimizi sahilde bulduk. Sahilde Cristoforo Colombo Anıtının tepesine asansörle çıktık. 360 derece Barcelona’yı buradan izledik. Yoğun ve yorucu bir gündü. Akşam yemeğine çıkmadan biraz dinlenip üstümüzü değişmek için otele döndük. Akşam yemeğimizi sahildeki Barcelonetta’da yedik. Etraf balıkçı ve balık mahsulleri servisi yapan lokantalarla doluydu. Hava harika, yemekler damak çatlatan cinsten, manzara lebi derya, arkadaşlar kafa dengi, daha ne olsun, değmeyin keyfime… Akşam yemeği sonrası taksiye atladığımız gibi Pueblo Espanyol denen girişi kale görünümünde, içi, mimarisi, sokakları mekânları İspanyol kültürünü yansıtan turistik bir bölgeye geldik. Burada Flamenko gösterisi izleyebileceğiniz gece kulübü var. Cafeler, restoranlar, hediyelik eşya mağazaları olan çok güzel bir yer. Geç saate kadar oturup buranın keyfine vardık.
Pazar gününü şehrin de tatilde olduğunu düşünerek yorucu bir iki günün ardından biz de günü fazla yorulmadan dinlenerek gezmeye ayırdık. Kahvaltı sonrası önce sahile inip akvaryumu gezdik. Güneşli bir sonbahar tatil sabahı Barcelona’nın keyfini sahildeki denize nazır cafelerin birinde halka karışarak sürdürdük. Sabah kahvesinin ardından Barcelona’nın en keyifli turistik caddesi Las Ramblas’a yöneldik. Bu caddedeki Plaza Real denen bir avluyu gezip mimarisini hayranlıkla izledik. Yine bu cadde üzerindeki Pan’s isimli çeşit çeşit soğuk sıcak sandviç yapan bir büfede açlığımızı giderdik. Yemek sonrası Las Ramblas’da kahve dondurma keyfi yapalım dedik. Yeni tatlar tatmak amaçlı ortaya bir bol Sangriya ısmarladık. İçinde meyve parçacıkları, tarçın çubukları olan bir şarap Sangriya. Akşamüstü Via Olimpiya denen bölgeye geldik. Barcelona olimpiyatlarının yapıldığı senelerde burası olimpiyat köyü olarak kullanılmış. Modern yüksek binaların bulunduğu bir yerleşim bölgesi. Uçağımız sabaha karşı idi. Gece yarısı oteli terk edeceğimizden hava kararana kadar burada oyalandık. Dolu dolu geçen çok keyif alıp mutlu olduğumuz, BTS’nin başarı ile tamamladığı bir seyahatin daha sonuna gelmiştik. O halde yeni ufuklar için hayallere dalabilirdik.
Bir Tutkudur Seyahat…
Sevgili arkadaşım kalemine ve gezgin ruhuna sağlık. Harika yazmışsın. Gezgin Blog okuyucularımıza tavsiyem, Mutlaka gidin görün çok keyifli bir şehir veeeeeee:
-Las Ramblas’ da gezinti yapıp bir bira içmeden,
-Picasso müzesini ve La Sagrada Familia’yı ,görmeden, Tapas’ların tadına bakmadan, Sangriya içmeden sakın dönmeyin…..
Great content! Super high-quality! Keep it up! 🙂
sevgili arkadaşım yazılarına artık söyleyecek söz bulamıyorum
sen yazmıyorsun resmen davetiye yolluyorsun
bu yazıyı okuyup ta gidende gitmeyende oraya tekrar gitmeyi planlar
harikasın
you are in reality a excellent webmaster. The website loading
speed is incredible. It seems that you’re doing any unique trick.
In addition, The contents are masterpiece. you have performed a great job on this subject!
Thank you for sharing superb informations. Your web site is very cool. I’m impressed by the details that you¡¦ve on this blog. It reveals how nicely you perceive this subject. Bookmarked this web page, will come back for more articles. You, my pal, ROCK! I found simply the information I already searched everywhere and just couldn’t come across. What a great web-site.
Comments are closed.