Stockholm’de bir hafta sonu
Şenol Özbaş
Sevgili BTS gezi dostları, bu kısa yazımda en son yaptığım Stockholm gezimden notlar aktarmaya çalışacağım. Bir elektronik ve haberleşme mühendisi olarak, Türkiye’de mobil haberleşme teknolojisinin gelişi ile 90’lı yılların ortalarından itibaren, iş ve eğitimler için İsveç’in başkenti Stockholm’e sık seyahat etme şansı bulmuş idim.
Geçen aylarda ise tekrar bu güzel şehri, bu sefer ailem ile bir hafta sonu geçirmek için ziyaret ettim.
Aslında daha önceki gelişlerimde Arlanda havaalanını kullanırdım ama bu sefer biletleri Polonya’da yaşayan oğlum organize etti. Polonya Gdansk’tan Stockholm uçuşları gerçekten çok ucuz idi. Ancak aramızda konuşurken sonradan fark ettik ki uçuşumuz Stockholm’ün yaklaşık 100 kilometre güneybatısında bulunan Skavsta yada bulunduğu kasabanın adı ile Nyköping Havaalanı imiş.
Şehir merkezine biraz uzak olmasına rağmen, havaalanından Nyköping’in şehir merkezine düzenli otobüsleri var ve ardından Stockholm merkez tren istasyonuna biraz kırsal manzarası seyrederek yklaşık 1 saatlik keyifli bir tren yolculuğu yaptık. Trende İsveç’in doğası bizi kendine bir kez daha hayran bıraktı. En çok da geniş ve göz alabildiğine yeşil alanların da doğada geyiklerin bu kadar yoğun izlenmesi bana alışılmadık geldi. Oysa oğlum lise’de iken bir yaz tatili öğrenci değişimi ile İsveç kırsalında misafir kaldığı evde, hafta sonları her yaşta ev halkının tüfekle geyik ve domuz avlama alışkanlığını anlatmış hatta kendinin tüfek ile atış yaptırıldığını söyleyip bize fotoğraflarını atınca annesi ile Türkiye’de çıldırmıştık ve aileyi şikayet etmişdik.
Neyse, kısacası Stockholm kırsalı’da şehir merkezi kadar güzel ve görülesi dolayısı ile gezginlere şehirden uzaktaki bir havalanı da değişik deneyimler sunabilir.
Stockholm Merkez istasyon’a vardıktan sonra da biraz yürüyüş mesafesinde Belediye sarayının da bulunduğu Stadshagen bölgesindeki otelimize yerleştik.
Ardından haftasonu boyunca şehri turlamaya başladık. Zaten merkez tren istasyonundan çıkınca pek çok ünlü markanın bulunduğu alışveriş merkezleri şehrin kalbinde yer alıyor.
İsveç yaşam standartları açısından oldukça yüksek bir ülke . Tabii bu bir tesadüf değil, dünyaca ünlü telekomünikasyon (Ericsson), mobilya (IKEA) ve tekstil (H&M) markalarına sahip bir ülke.
Stockholm’de, Baltık denizinde, deniz, göl, nehir iç içe, yeşili ve doğal güzellikleri bol, ana karanın haricinde, 14 adaya yayılmış bir şehir. 14yy.dan beri İsveç’in başkenti.
Bu arada; Stockholm, Nobel ödüllerinin dağıtıldığı şehir olarak da belleğimizde, 2006’da edebiyat dalında Orhan Pamuk, 2015’de Kimya dalında Prof. Aziz Sancar’da ülkemizi gururlandırmışlardı.
Stockholm’ün adacıklarının en meşhuru ise Nobel ödüllerinin de dağıtıldığı ve kraliyet sarayı, opera binası ve Stockholm katedralinin de bulunduğu Gamla Stan (eski şehir). Bu adanın 12yy. da şehrin çöplerinin üzerine oluştuğu söyleniyor.
Ana karaya köprüler ile bağlanmış bu adacık, gezginlerin tam da kaybolmak isteyebileceği , Arnavut kaldırımı taşlı dar sokaklara sahip. İskandinav geleneksel kıyafetleri ve hediyelik eşyalar satan dükkanlarına girip çıkmaktan yorulunca, bir kahve ile meşhur tarçınlı çöreği, Kanelbullar ile bir kafede, zamanın nasıl geçtiğini unuttuk.
Gamla Stan adacığından yine köprü ile ulaşılan, Södermalm isimli adacıktan bulunan bir seyir tepeside şehir merkezini ve ünlü belediye sarayını karşıdan görmek biraz dinlenmek ve fotoğraf çekmek için ideal duraklardan biri idi.
Södermalm, şehrin daha çok kültür ve sanat hayatını yansıtan galeriler, moda ve tasarım evleri ile modern tabiri ile hipster’ların mahallesi, eşim sanat galerini tek tek gezmek isteyince vaktimizi organize etmekte bayağı zorlandım.
Ertesi gün, Stockholm’ün adacıklarından bir diğeri Djurgarden’a gittik. İsveç ve Avrupa’nın en büyük eğlence parkının ve dünyanın ilk ulusal şehir parkı, bu adacık, açık ve kapalı tüm müzeleri de üzerinde toplamış nerde ise, bunlardan en bilinenleri 17.yy’da abartılı bir ihtişam ve ağaç işçiliği ile yapılmış ancak suya indirilir indirilmez batmış Vasa gemisi ve Vasa Museum, müze gezmeyi sevenlere tavsiye ederim.
Ama bu adacıkta, benim favorim Skansen açık hava müzesi, 19.yy başındaki geleneksel kıyafetler içinde görevliler, orijinal İskandinav yaşamını eski çiftlik ve köy hayatını ziyaretçilere yemyeşil bir park içinde yaşatıyorlar.
Kendinizi 100 yıl önceye dönmüş tarihin içinde hissediyorsunuz. Aynı zamanda bu park içinde kuzeyin örnek bitki örtüsü ile kutup bölgesinde yaşayan hayvanları da müzenin açık ve kapalı hayvanat bahçesinde ziyaretçiler buluşturuyor.
Müzeler adasında Viking ve doga tarihi müzeleri ile bir de İsveç deyince akla ilk gelen, İsveç’in efsane müzik grubu ABBA’nın da müzesi var.
Stockholm’de gezilecek görülecek anlatılacak çok seçenek var ancak hafta sonu, 2 yada 3 günlük bir kaçamak için maalesef yeterli zaman değil. Biz emekli gezgin olarak vaktimizi oğlumuz ile geçirmeyi tercih ettiğimiz, onunda işine dönmesi gerektiği için bu seferlik kısa bir hatırlama gezisi yaptık ama tekrar tekrar gitmek isteyebileceğimiz bir şehir olarak Stockholm’u tüm gezi severlere tavsiye ederim.
Sağlık ve sevgi ile kalın…
Şenol Özbaş
1962 İstanbul doğumludur. Elektronik ve Haberleşme Yük.Müh. olup evli, 2 çocuk ve 1 torun sahibidir. Profesyonel çalışma hayatı boyunca çeşitli ülkelerde iş ve gezi amaçlı bulunmuştur. Seyahatlerinde, farklı ülke ve kültürleri tanımaktan keyif almaktadır. Denize tutkun, gezmek, okumak ve araştırmanın, hayat boyu gelişim yolculuğunun temeli olduğunu düşünmektedir.
Şenol bey merhaba. Podcast kaydımızda Stockholm’u konuşurken aldığınız notları gördüğümde bu notlardan Blog’a güzel bir yazı çıkar demiştim. Nitekim dediğim gibi güzel bir yazı yolladınız. Bizlerle seyahate çıkmamanıza rağmen artık BTS nin ailesinden sayılırsınız. Kaleminize sağlık. Geze kalın, yaza kalın.
Selamlar BTS gurubundan Şenol bey İsveç ne güzel bir ülkeymiş o kadar güzel anlattınız ki bizde sizinle gezmiş görmüş kadar olduk inanın kaleminize emeğinize sağlık daha nice gezilerde bize anlatmanız dileğiyle sevgiler teşekkürler 🙏🙏🙏
Şenol Bey Blogumuza Hoş geldiniz. Yazınız ve akıcı anlatımınız için çok teşekkür ederiz. kaleminize sağlık. Nice coğrafyalarda uyanmanız dileği ile geze kalın……